kelimelerin anlamlarından uzaklaştığı, sembollerin yeni sembollerle ifade edildiği günümüzde karşımıza “yeni” diye çıkarılmış bir tanıma güvenmek oldukça güç. çoğunlukla ufak bir değişiklik ve havalı bir isimle tekrar paketlenen pazarlama nesneleri niş bir sunumla kendimizi özel hissetmemiz için modası geçinceye kadar gözümüze sokuluyor.
peki, adından ilk kez 2007 yılında söz edilen yavaş moda “slow fashion” havalı bir isimden mi ibaret?
slow fashion (yavaş moda) öncelikle hazır giyim sektörünün yeni bir dalı. yavaş modanın çalışma alanı, terzi işi özel dikimler değil; tıpkı hızlı modada olduğu gibi belirlenmiş modelleri farklı bedenlerde üretme sistemi. hazır giyim alanında üretim yapılsa da yavaş moda, hızlı modaya karşı kurgulanmış bir üretim modeli. işleyiş, üretim, çalışan hakları konularında hızlı modanın tam karşısında yer alıyor.
yaratılan bu karşı üretim biçimini anlamak için önce hızlı modanın nasıl işlediğini bilmek gerekiyor.
moda endüstrisi dünyayı en çok kirleten ikinci büyük endüstri. kullanılan kimyasallar, boyalar, koruyucu maddeler nehirlerimizi, denizlerimizi, toprağımızı ve soluduğumuz havayı hızla kirletiyor. senenin moda rengini öğrenmek için çin’de akan nehirlere bakmak yeterli. büyük çaplı üretim adına genetiğiyle oynanmış gdo’lu pamuklar ve tarlalarda kullanılan böcek ilaçları sağlığımızı tehlikeye atıyor. bir sene içinde yıkadıkça eriyip gidecek ürünler için büyük bedeller ödeniyor. üretim fazlası ürünler ve yüksek miktarda üretimin sonucu ortaya çıkan kumaş artıkları geri dönüşüme sokulmadan çöpe gidiyor. istanbul osmanbey’de akşamüstü yapacağınız kısa bir yürüyüşle tekstil atölyelerinin önüne öylece bırakılmış tonlarca kumaş artığını kendiniz de görebilirsiniz.
insan sömürüsü işin bir diğer yanı. kaçak işçilik, sigortasız çalışmak, düşük ücretler, ödenmeyen maaşlar, sağlıksız çalışma koşulları, bitmeyen mesailer her tekstil işçisinin gerçekleri. ürünün kendisini ortaya çıkaran ve üründen en az payı alan modern köleler, sürekli işten çıkarılma tehdidi ile çalışmak zorunda bırakılıyor. düşünün ki, sanayi tipi bir overlok makinası günde beş bin parça ürünü dikebilir. son derce güçlü, gürültülü ve büyük bir motor ile çalışır. bir haftada makinanın motorunu yakamayan bir işçi, ‘yeteri kadar’ çalışmadığı gerekçesi ile işten atılır.
peki, bir hızlı moda markası kendi çarkını nasıl döndürür? hızlı moda markaları geçtiğimiz beş yıl içerisinde işleri iyice hızlandırıp yıllık iki sezon olan koleksiyonlarını yıllık önce 24 daha sonra 52 sezona kadar çıkardı. bu inanılmaz tüketim hızı yüzünden koleksiyonlar mevsimlerinden önce vitrinlere taşınmaya başladı. bir de tanıtım öncesi ihtiyaçları olan tasarım ve üretim zamanları var elbet. bu zaman zarfında işler genellikle şöyle işler; marka kendi tasarımlarını belirler ve tedarikçi firmaya gönderir. tedarikçi firma kalıpları ve örnekleri çıkarır; ya kendisi üretime geçer ya da üretimi bir fason üreticiye bırakır. ürünler tekrar markaya döndüğünde mağazalara dağıtılır. sezon başında ihtişamlı ve büyük prodüksiyonlu tanıtım kampanyaları ve mağazalarda tüketimi teşvik eden müzik eşliğinde yüksek fiyatla satışa sunulan ürünler, sezon sonuna doğru indirime girer ve fiyatları giderek düşer. marka, indirimli üründen bile para kazanır; kapıda kuyruklar oluşur. sezon bittiğinde elde kalan ürünlerin etiketi sökülüp pazara satılır ya da -daha korkutucusu- bazı markaların yaptığı gibi imha edilir. yani bir ürün elden ele dolaştıktan sonra bize ulaşır. ürünün fiyatını belirleyen unsur, kalite ve işçilikten çok sizin o ürünü ne zaman aldığınızdır.
hızlı moda vahşice doğayı, insanları ve tüketiciyi sömürürken yavaş modanın cevabı nedir?
sürdürülebilir moda sektörü yeni yeni şekillenirken farklı cevaplar verip özgün modeller oluşturuyor. biz size atölyemizin cevabını vermek isteriz.
one square meter olarak öncelikle ‘iyi bir ürün’e inanıyoruz. iyi bir tekstil ürünü bizim için tasarım çerçevesinde zamana meydan okuyabilmeli. günün moda anlayışını ve dayatmalarını görmezden gelerek ürünlerimizi zamansız ve evrensel bir perspektifte tasarlıyoruz. koleksiyonlarımızı oluştururken sil baştan başlamayıp eklemeler ve değişiklikler yaparak one square meter dünyasını zenginleştiriyoruz. ikinci yıl koleksiyonumuzda tasarladığımız ADA SUNDRESS örneğin; halen kumaş çeşitliliği ve “ADA ailesiyle” gururla ürettiğimiz parçalardan bir tanesi.
kaliteli malzeme ve işçilikle üretilmiş bir ürünün yıllarca sizinle birlikte yaşamasını istiyoruz.
kumaş tedarikçilerimizi ve ortaklarımızı özenle seçiyoruz. sürdürülebilir üretim yapan, geri dönüşüm konusunda çalışan, üretimde minimum su tüketen, özenli ve kaliteli kumaşlar dokuyan YÜNSA’nın ve ÇALIK DENİM’in kumaşlarını kullanıyoruz.
atölye sistemimizi sipariş üzerine kurduk. önce binlerce üretip sonra pazarlamaya çalışmak yerine müşterilerimizin siparişi üzerine üretim yapıyoruz. bu sayede atölyemizin üretim kapasitesini organik olarak azaltıp çoğaltabiliyor ve üretim fazlasının önüne geçip ihtiyaç dahilinde üretiyoruz. sipariş üzerine üretim yaptığımız için tüm ürünler sene boyu olması gerektiği fiyat aralığında kalıyor. depolama ve aracı maliyetlerini kullanıcıya yansıtmıyoruz.
atölyemizden çıkan her parça özenli bir organizasyonun ürünü. işin her adımını kendimiz üstleniyoruz. koleksiyon serüveni bizim için tasarımla başlıyor. birbiriyle kardeşliği olan aileler kurup ürün grupları oluşturuyoruz. bu aileler birbirlerinden farklı olsa da bir bütünlük içinde one square meter çizgisinde kendi yerlerini buluyor. kalıplarımızı 34,36,38,40, 42, 44 ve 46 bedene göre çıkarıyoruz. kalıp aşamasının ardından kumaş seçimine geçiyoruz. sıcak hava ve soğuk hava için tasarlanmış ürünleri doğru ve kaliteli kumaşlarla eşleştiriyoruz. ardından her üründen bir adet üretip prototip ürünlerimizi oluşturuyoruz. prototip ürünleri atölyemizde yaptığımız fotoğraf çekimlerinde kullanıyoruz. ürünün kullanıcı tarafından iyi anlaşılması için her açıdan fotoğraf çekimini yapıyoruz. ürün fotoğraflarını internet istemizde beden ölçüleri ve kumaş özellikleri ile birlikte ürün sayfalarına yükleyip siparişe açıyoruz. siteye gelen sipariş üzerine üretime geçiyor, paketlemesini yapıp kısa sürede gönderimini yapıyoruz.
atölyemizde “zero waste” yani atıksız üretim gerçekleştiriyoruz. üretim artığı kumaşları biriktirip ileri dönüşüme sokuyoruz. küçük parçalar halinde kesilip dikilerek tekrar birleşen kumaşlar kendilerine has desenleriyle one square meter modellerinin eşsiz birer yorumu haline geliyorlar. bu çok emek ve zaman isteyen özel parçaları yurt dışındaki iş ortağımız olan butiklerde sergiliyoruz.
one square meter hayatı güzel yaşamak, keyifini çıkarmak, heyecanlanmak, yazmak, çizmek, üretmek için bize bir fırsat tanıdı. bu güzel fırsatı sizlerle ve çalıştığımız insanlarla paylaşmak istiyoruz. bu büyülü coğrafyada hepimiz çok güzel bir hayatı hak ediyoruz.