8th YEAR COLD WEATHER | BEING

Posted by zeynep özar berksü on

edisyon mektupları bizim için her zaman yeni bir heyecan, yepyeni bir paylaşım şekli olmuştu bugüne kadar. bu seferki biraz farklı. bu sefer önemli bir haberimiz var...

one square meter, iyi bir ürüne ve bir ürünün ancak zamana meydan okuyabildiğinde iyi olduğuna olan inancımızla 2016 senesinde istanbul’da, ne yapmak ve ne yapmak istemediğimiz üzerine konuştuğumuz, araştırdığımız, oyun oynadığımız aylardan sonra kuruldu.

önceliği hep tasarıma, ihtiyacı önceleyen ve şıklığı göz ardı etmeyen formları bulmaya verdik. daha sonra bu formları en doğru şekilde nasıl hayata getirebiliriz, bunu aradık. kendimizi hep geliştirdiğimiz ve sürekli yeni bir şeyler öğrendiğimiz bir dönemdi.

biz ifade biçimi olarak kıyafeti seçtik. moda endüstrisinin işletilmeye devam edilen çarpık sisteminde neler olup bittiğini gördüğümüz için kıyafeti doğru şekilde nasıl hayata getirebiliriz, bunu geliştirdik. sermayemiz yoktu ve ikimizdik. çok küçük ölçekli başladık ve organik olarak büyüdük; yolda evrildik. markanın ismini verdiği bir metrekarelik masadan bahçe içinde bir eve, oradan aydınlık ve ferah bir alana taşındık. üretim modelimiz de bu organik gelişimin bir parçası olarak ortaya çıktı; biz, “hadi yavaş moda markası kuralım,” diye işe başlamadık, one square meter kendini o şekilde inşa etti.

bu süreçte yaptığımız seçimler hep bu üretim modelini besler nitelikte oldu; markanın kendisi bir ekosistem haline geldi. tasarımdan üretime, fotoğraflamadan internet sitesi yerleşimine, paketlemeden tanıtıma her şeyi tek bir çatı altında çözebilecek şekilde kurguladık. kumaşlarımızı sürdürülebilir üretimi önceleyen, kalitesine inandığımız üreticilerin stoklarından temin ettik. bugüne kadar orta anadolu, yünsa, çalık denim, ipekiş gibi kıymetli üreticilerin kumaşları ile çalıştık.

atölyemizden çıkan her giysi, sipariş üzerine siparişi oluşturan kişi için dikiliyor, paketleniyor ve kargolanıyor. tüm kontrol bizde. bu yaklaşımımız ile 2020’de birleşmiş milletler çevre programı (UNEP) akdeniz eylem planı kapsamında barselona’da faaliyet gösteren “sürdürülebilir üretim tüketim bölgesel faaliyet merkezi (SCP/RAC)” ve “iş dünyası ve sürdürülebilir kalkınma derneği (SKD türkiye)” işbirliği ile hazırlanan moda/tekstil sektöründeki döngüsel ekonomi iş fırsatlarına yönelik kılavuzda global çapta seçilen 20 firmadan biri olduk. raporda “yavaş moda, çevre dostu malzeme ve teknik kullanımı” alanında yaptığımız çalışmalarla “döngüsel tedarik ve yenilenebilir kaynak kullanımına geçiş” stratejilerinden biri olan ‘tedarik zinciri üzerinde tam kontrolü olan yavaş moda’ başlığı altında yer aldık. olağanüstü bir madalya.

nisan 2020’de FRIDAY FACTS iletişimine başladık. pandeminin yeni patladığı ve insanlara yaşamsal konuları ve seçimlerini sorgulattığı bir dönemin, içinden dönüşerek çıkabileceğimiz bir tünel olması umudu ile moda endüstrisinin çarpık işleyişi hakkında veriler sunmaya ve bu işleyişe karşı ne yapabiliriz, onu tartışmaya başladığımız bir seri. açtığımız bu kanal, bizim için bir bayrak sallama yöntemi de oldu aynı zamanda; biz bu işleyişe karşıyız ve bunu dile getirmenin bir yöntemini bulduk.

biz planlarımızı hep hayal kurarak yaptık; istanbul’dan taşınmak hiç hesapta yokken kendimizi önce gömeç’te, ardından iki seneyi aşkın süredir yerleşiği olduğumuz çanakkale’de bulduk. yola sıfır sermaye ile çıkıp organik olarak büyüdüğümüz için beklenmedik durumlara adapte olmamız görece kolay oldu. one square meter büyüdükçe, içerdeki modeller ve kumaşlar çeşitlendikçe alanlara sığmamaya iş temposuna yetişmekte zorlanmaya başladık. bu bize yeni bir yere taşınma, yeni insanlarla birlikte çalışma olanağı tanıdı. bir çanta ile başlayan yolculuğumuz 82 parçalık kadın ve erkek kıyafetlerini kapsayan bir koleksiyonla devam etti.

yolda çok kıymetli insanlarla tanıştık; bu insanlar one square meter’ın yolculuğunda çok belirleyici dönüm noktaları oldular. bluprojects kurucusu sinem çelik, neredeyse yolun başından beri bizimle birlikte yürüyen, bize gönüllü olarak sürdürülebilirlik danışmanlığı veren ve bizi denimle buluşturan isimdir. hakkını hiçbir zaman ödeyemeyiz.

atölyemizdeki iş gücünün tamamını kadınlar oluşturuyor ve hepsi one square meter çatısı altında birer çırak olarak başladılar. onların eğitimlerini biz verdik. atölyemizde ‘bant işçisinin dramı’ gibi bir durum söz konusu değil; herkes bütünün bir parçası. üretimin her adımında orada oldukları için hayata gelen kıyafetle de doğrudan ilişkililer; kumaşları tanıyorlar, kalıpları biliyorlar, ve endüstrinin gidişatından haberdarlar. bu vesileyle çalışma arkadaşlarımız sıla, özlem ve meryem’e teşekkür etmek isteriz.

biz daha fazla kar elde etmek adına yapılan aşırı üretimin çevresel, insani ve ahlaki sonuçlarının karşısında durduk ve ona, alternatif bir üretim modeli ile cevap verdik. bu model ile hem çevreyi hem insanı hem de kıyafeti yücelttik. üzerinde etiketi ile gardıropların karanlık köşelerinde yıllarca bekleyecek kıyafetler üretilsin diye rengi değişen nehirler, zehirlenen çöller, hakkını alamayan insanlar için çok üzgünüz. ancak bunun başka bir yolu var. giyinmek elbette bir ihtiyaç; biz bu ihtiyaca cevap vermenin yolunun niteliği yüceltmekten, lokalleşmekten ve sipariş üzerine üretimden geçtiğine inanıyoruz. ve bu inançla direnmeye devam ettik.

fakat, bugün durduğumuz yerde, artık direnmek bizim için oldukça güç…

hayallerimiz vardı elbette; atölye kapasitemizi hem insan gücü hem de makina gücü olarak artırmak, soğuk hava edisyonumuz için yeni modeller çalışmak ve yeni kumaşlar avlamak, video çekimlerine ağırlık vermek. ancak planlar hayallerle değil, artık gerçeklerle şekillenmek durumunda. çünkü bugün, sermayeniz yoksa beklenmedik durumlara adapte olmanız imkansız. size biraz da işin bu yüzündeki gerçeklerden bahsetmek isteriz.

bizim bir senemiz genelde şöyle geçer; mart ayında tanıttığımız yeni koleksiyon teması altındaki sıcak hava edisyonu ile atölye hareketlenir ve mayıs geldiğinde herkes üretimdedir. bu dalga ağustos ayı sonuna doğru hafiflemeye başlasa da kapıdaki eylül, umudu dinç tutar. temmuz ayı sonunda soğuk hava edisyonunun kumaşlarını seçeriz ve bu sırada gözümüzün önünden yeni silüetler geçer. satın alabildiğimiz kumaşlar ve yeni modellerle yazı kapatıp mektubumuzu yazarız ve eylül ayında soğuk hava edisyonumuzu tanıtırız. beklenen dalga gelir. ta ki kasım ayına kadar. kasım, iyice esnetilmekten artık bir aya dahi sığamayacak hale gelen -büyük harflerle- indirim ve kampanya bombardımanı demektir. biz fiyatlarımızı adil bir şekilde belirlediğimiz için sene boyunca indirim yapmayız. kasım itibariyle dalgalar durulmaya başlar. günlük hayatın da en masraflı olduğu mevsime girilmiştir artık; hava erken kararır, ilk kombiyi yakmak için herkes birbirinin gözünün içine bakar, kışlık alışverişi için en elzem neyse o seçilir çünkü fiyatlar önceki mevsime göre daha yüksektir. yine de atölyemiz açıktır, çalışır. son 1-2 ayda biraz sıkışacağımızı düşünürsek krediye başvururuz. ocak ayında yine kumaş örneklerinin ve karalanmış kağıtların içine düşüp yeni koleksiyonumuzla ve mektubumuzla mart’ı karşılarız. çünkü biliriz, bahar bize iyi gelir. bu bahar ve onu takip eden süreçte ne yazık ki böyle olmadı.

doğrudan bir iletişim kurduğumuz ve aracılarla çalışmadığımız için biz fiyatlamamızı çok basit ve pratik bir denklemle belirliyoruz:
[(ürün için kesilen kumaş metrajı x kumaş maliyeti) x ‘atölye masrafları’ çarpanı] + varsa çıtçıt gibi aksesuar maliyetleri + ekstra işçilik gerekiyorsa saat başı ek maliyet
atölye masraflarının içinde şunlar yer alıyor: kira, faturalar, maaşlar, sigortalar, vergiler, internet sitesi altyapı sağlayıcısı (shopify) kesintisi, ödeme sağlayıcı (iyzico) kesintisi, kutu ücreti, kargo ücreti, reklam maliyeti

tamamı türkiye’de dokunmuş olsa da tüm kumaşlarımızı euro ve dolar ile satın alıyoruz. diğer tüm malzemelerimizi de. atölye kiramıza geçtiğimiz ay 4 kat zam geldi. vergi dilimimiz yükseldi. kargo anlaşmamız, piyasadaki hızlı fiyat değişikliğine karşı bir önlem olmalı ki, 1 senelik değil 6 aylık periyodlara bağlandı. 3 gün önce belirlediğimiz reklam bütçesi ile 3 gün sonra aynı ölçekte insana ulaşamaz olduk. kredi notunuz ne kadar yüksek olursa olsun bankaların teklif ettiği kredi tutarı bir ayın masrafını karşılamıyor bile.

söz bankalardan açılmışken sürdürülebilirlik fonlarından da bahsetmek isteriz. yılın belli dönemlerinde dünya bankası büyük bir kapitali kredilendirmesi için yerel bankalara dağıtır. yerli bankalar ise bu parayı sürdürülebilirlik vaadi olan firmalara düşük faizlerle aktarır. zamanında elbette bu bizi birleşmiş milletler raporunda yer alan bir firma olarak çok heyecanlandırmıştı. sürdürülebilirlik alanında hizmet veren bir firma olarak daha güvende hissedeceğimizi düşünürken kredi kriterinin yıllık ciro olduğunu öğrendik. bu meblağ iki sene önce yıllık 2 milyon liraydı. yani hali hazırda işleyen çok büyük bir atölyenizin veya fabrikanızın olması gerekiyordu. küçük üreticinin, soruna cevap bulmaya çalışan, sürdürülebilir üretim yapan girişimcinin sistemin dışında bırakılması elbette şaşırtıcı değil. gazetelerde televizyonlarda reklamı yapılan sürdürülebilirlik ve kadın girişimci kredilerinin sizinle bizimle ilgisi olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

bir de elbette diğer fonlar var. üreticilere verilen bu fonlara iki kez başvuru yaptık. bize verilen yanıt şu şekildeydi: “siz zaten başlamışsınız.” bir ay sonra ise bir komşumuzun aynı fon ile wv passat bir otomobile sahip olması bizi hem öfkelendirdi hem kırdı.

fiyatlarımızı belirlediğimiz denklemdeki tüm çarpanlar, biz bir öncekinin üzerinden ne kadar zaman geçtiğini bile anlamadan katlanmaya başladı. prensibimiz her zaman ‘bizim için sürdürülebilir ve ziyaretçilerimiz için ulaşılabilir’ bir denge belirlemek olmuştu. bu matematik artık rasyonalitesini yitirdi.

yakın takipçilerimiz bilir, her edisyon koleksiyon öncesi sizinle bir mektup paylaşırız. yeni modellerimizi, heyecanlarımızı, ilhamlarımızı dile getiririz. bu mektup hem onlardan biri hem değil. one square meter’ı sürdürülebilir üretimin bu şekilde de yapılabileceğini ispat etmek için kurmuştuk. sürdürülebilirlik sadece doğal kaynakları vahşice tüketmeden üretim yapmak değil, aynı zamanda kontrollü bir üretim yaparken işin devamlılığını da sağlamaktır. maalesef artık bu iş bizim için sürdürülebilir değil. önümüzü oldukça karanlık görüyoruz. bakanlık tarafından enflasyonun artacağının dile getirilmesi, yıl sonu dolar tahminlerinin 30 lirayı bulması oldukça korkutucu. insanlar doğalgaz faturalarını ödemeye çalışırken 2000-2500 liraya bir denim pantolon satamayacağımızın bilincindeyiz. önümüzdeki dönem bambaşka bir manzara bizi bekliyor.

çok acı, ama artık çalışma arkadaşlarımızın hakkı olan ücretleri ödemekte zorluk çekiyoruz. kışı geçirip 9. yıl koleksiyonumuza hazırlanmak artık bir hayal bile değil. ekim ayı sonunda internet sitemizi kapatıp kasım ortasına kadar siparişleri tamamlayıp aynı ayın sonunda, ardımızda ölü stok kumaş bırakmamaya özen göstererek, atölyemizi kapatmayı planlıyoruz. bugüne kadar sipariş üzerine üretim yaptığımız için hiç indirim yapmadık. kalıplarımıza, yarattığımız formlara aşina, beden seçiminden emin olduğumuz eski müşterilerimize bir ayrıcalık tanıyacağız. bunun duyurusunu daha sonra sizinle paylaşacağız.

olası tüm alternatifleri düşündük, düşünmediklerimizi sinem aklımıza getirdi. bugüne kadar edindiğimiz tecrübeler de hepsinin kısa vadeli, acıyı erteleyecek çözümler olacağının haberini verdi. kalp kırıklıklarımızı saymazsak en az hasarla atlacağımız zaman bu gibi. içine hapsedildiğimiz tüm mahrumiyetler için öfkeliyiz sadece. denedik, başardık; ama işte buradayız. mektubun sonunda.

bugüne kadar bizi tercih eden ve destekleyen tüm yol arkadaşlarımıza sonsuz teşekkür ederiz. çok çalıştığımız ve hiç duraksamadığımız heyecanlı bir yolculuk oldu. yolun bundan sonrası bizim için de bilinmezlerle dolu. markalaşma, sürdürülebilir üretim ve işletme konusunda hiç olmadığı kadar bilgimiz ve deneyimimiz var artık. önümüzdeki süreçte birikimlerimizi başka bir platformda değerlendirmeye açığız.

one square meter bizim için bir yuva, bir oyun alanı olmaya devam edecek elbette. en kıymetlisi ise başka bir proje ile sizlere tekrar ulaşabileceğimizi bilmek. yol şimdi bizi buraya getirdi. burayı bir durak seçti. dünyaya, insana ve ahlaka olan bakışımız değişmedi. biz yine güzel olana en doğru şekilde ulaşmaya çalışacağız. yine yeni dünyalar inşa etmeye devam edeceğiz. sonrasında ise yeniden haberleşmek üzere.

sevgiler bizden,

zeynep & çağrı

behind the scenes

← Older Post



Leave a comment