çanakkale’ye taşınmamızın üzerinden 13, sizinle son uzun konuşmamızın üzerinden neredeyse 7 ay geçmiş. günlerin yetmediği; tanışmalarla, karşılaşmalarla, güzel buluşmalarla içini sürekli yeni hikayelere açan 7 ay. bu arada ruhun doysun çekimi için dilan ve sinem’le iki yarımdan bir tam keyifli gün geçirdik. atölyenin bulunduğu binanın bahçesinde bakılan kedilerden birisi için kapımızın hemen yanına, kızların kumaş artıklarından diktiği bir minder iliştirdik ve bu güzeller güzeli kıza bihter ismini verdik. bir seneyi aşkın süredir bize her ay spotify listesi hazırlayan çok sevgili onur’la denk geldik, iskelede iki lafın belini kırdık. aramıza, dikim tarafına, özlem katıldı; arayışımıza cevaben tanıştık ve kısa sürede de anlaştık. yaz çok hızlı geçti, ne olduğunu anlamadık. arkadaşlarımız geldi, bir yere de kıpırdayamadık; kızlar güzel yandı ama biz denize giremedik. yolu çanakkale’den geçerken bir selam verenlere teşekkür ederiz, sizinle tanıştığımıza çok memnun olduk.
bir önceki mektuba şunu iliştirmişiz: “7. yıl koleksiyonumuz hayal ettiklerimizle, gerçekleştirmek istediklerimizle ve yaptığımız seçimlerle yolun bizi getirdiği yerin ta kendisi. olduğumuz kıyıdan baktığımız yeni ufuk çizgisi.” biz planlarımızı hayal kurarak yaptık. yarın için, 20 gün sonrası veya bundan 5 sene sonrası için kendimize senaryolar yazdık. öyle zamanlar geldi ki planladığımız şey değil fakat karşılaştığımız gerçekler bizi hayalimizdeki yola sokmuş, bunu gördük. ve gördük ki, bu yol, yürüdükçe tadını daha inceden aldığımız, ilerledikçe kendi gerçekliğimizin farkına daha çok varmamızı sağlayan, zorladıkça sonrasını görme arzumuzu ateşleyen bir maceraya dönüşmüş. aksayan her notanın akışta kendi yerini ve anlamını bulması gibi. böyle bir şarkıyı yarıda kesemezsiniz ki, daha fazlasını ve daha fazlasını duymak istersiniz. inişleriyle durulup çıkışlarıyla temponuzu artırmak istersiniz. saatlerce, ama saatlerce sürebilecek doğaçlama caz performansları gibi. o performansı kaçırmak hiç istemezsiniz.
yapmak istediğimiz o kadar çok şey var ki; yine de haritanın önümüzde adım adım açılmasını bekliyoruz. bu hep böyle oldu. bu yolculuk böyle adım adım başladı ve böyle devam edecek, biliyoruz. durakları seviyoruz. yolun seyrine şekil veren, kendilerine has engelleri ve ödülleri ile duraklar ne de olsa. etrafını, olduğun yeri, kendini, olduğun yeni seni tanımak için kıymetli bir fırsat. durup düşünmek, pişmek, pekişmek ve devam etmek için. yeni ufuk çizgileriyle buluşmak için.
7. yıl koleksiyonumuzun soğuk hava edisyonunu hazırlarken de durduk. durup bir önümüze baktık. yol bizi nereye götürecek? neler açacak önümüze? yanımızda getirdiklerimizi döktük önümüze. daha önce neler söylediler bize? şimdi yeni neleri var bizim için? kalıplarımızı dinledik örneğin. onları, kendilerini içlerinde daha farklı hissedecekleri kumaşlarla tanıştırmak istedik. daha önce tatmadıkları bir hisle ilk karşılaşmalarına tanıklık ettik. ve onları özgür bıraktık, içlerinden yeni kalıplar doğurmalarını izledik. gözümüzün önünde yepyeni ve bambaşka giysilere dönüştüler.
kıyafetin kendisi ile vücut arasına keskin çizgilerle alanlar açmayı, rahatlığı şık bir şaka ile kırmayı seviyoruz. o yaşama dair histen ödün vermeden her bileşeni elemeye ve mevzuyu kendi dilimizde döndürmeye dikkat ediyoruz. hayatları ve gün içinde değişen senaryolara adapte olma yollarını resmediyoruz. ister ofis saatleri, öğlen yemeği buluşmaları, akşam etkinlikleri gibi farklı resmilikler gerektirsin ister içerisi-dışarısı hava sıcaklık farklarına maruz kalınan zamanlar olsun, giydiklerimiz belirli işlevleri ve kullanım değerleri ile günlük hayatımızda yer buluyor. onları giydikçe, onlara hayatımızda bir yer verdikçe bu kıymet artıyor. yaşamdan izler taşıyor ve yaşamın üzerinde işaretler bırakıyorlar. çünkü kıyafetler birer kaçış ve özgür bırakıştır. yeri gelir, bizim yerimize onlar konuşur. biz sürdürülebilir olanın da bu olduğuna inanıyoruz: giyinme eylemine özen göstermeli ve kıyafetlerimize kıymet vermeliyiz. biz, eski iki punk, kıyafetlerle olan ilişkimizin pekala değişebileceğini göstermek istiyoruz. giyinmek elbette bir ihtiyaç, ancak bu ihtiyacı şıklaştırabilir ve pekala sessiz bir söyleme dönüştürebiliriz: doğru seçimler yaparak bir şeylerin değişmesinde de aracı olabiliriz.
bizi uzun zamandır takip edenler hatırlayacaktır; PAN adını verdiğimiz bir elbisemiz vardı. çizgisi ve durduğu yer itibariyle bu modele aşık olsak da sırt kalıbı içimize bir türlü sinmemişti. bu yüzden onu arkaya çekmiştik. yine de hep aklımızın bir yerinde, koleksiyon hazırlıklarından önce karaladığımız kağıtların mutlaka bir köşesinde adı yazardı. doğru zamanı ve doğru yeri bekledi. zamanı şimdiymiş. ancak yeri başkaymış. zihnimizde canlandırdığımız silüet, ERA'nın içinde yatıyormuş. bu edisyonla onu uyandırdık. “ah, ne geceydi be…” dedi ve hayatına/hayatımıza geri döndü.
ERA, herhangi bir zaman diliminde tüm cazibesi ile var olabilecek bir kruvaze elbise. kaliteli kumaşlardan incelikli işçiliği ve ayarlanabilir yaka açıklığı gibi gülümseten detaylara sahip tasarımı ile bu edisyonun yenilerinden. o, çok parçalı kalıbı ve titizlikle üzerinde çalıştığımız yaka açıklığı ve etek genişliği gibi yapısal detayları ile sıkı bir işçilik eseri. parçalı ve geniş kol kesimi, rahat hareket etmenize olanak tanıyor. iç belinde yer alan iki farklı mesafe ayarı ile yaka açıklığınızın nasıl olmasını istediğinize siz karar veriyorsunuz. gövdesiyle bütünleşik geniş iç cepleri, konforlu bir duruş sağlıyor. son derece sade ve oldukça cesur. çok tanıdık ama farklı; belki hepsi ama aslında hiçbiri. geçmişi anımsatan ve gelecek hayali kurduran bir şimdiki zaman güzellemesi.
ERA WRAP-DRESS’i toplantınızın olduğu günlerde kendinizi rahat ve şık hissetmek isterseniz iş yerinde giyebilir, hafta sonu yapacağınız programa göre ekleyeceğiniz aksesuarlarla çok yönlü kullanım alternatifleri yaratabilirsiniz. arzu ederseniz düğümlerini açık bırakarak onu bir trençkot gibi üzerinize geçirebilirsiniz. rahat kesimi sayesinde soğuk havalarda içine bir triko veya gömlek ve altına kalın çorap giyerek mevsimini uzatabilirsiniz.
ERA WRAP-SHIRT de bu elbisenin içinden hayata geldi; doğru bir bitiş noktası ve yaka düşüşü ile çok şık bir kruvaze gömlek oldu. onu şık bir ofis kombini yaratmak için klasik parçalarla hafta içlerinde ve rahat bir buluşma görünümü elde etmek için spor parçalarla hafta sonlarında üzerinize geçirebilirsiniz.
tasarlayıp diktiğimiz ilk garment olan askılı elbiseye ismini veren ADA, silüetinin çağırdığı yeni hikayelere dönüşmekte bizi hep çok memnun etti. içinden (başka) bir elbise ve bluz çıkaran kalıp ailesi, bize bir sürpriz daha yaptı; yaz başında aklımızda dönüp durmaya başlayan bir modeli hayata getirmemize olanak tanıdı.
ADA’nın izinden giderek yeni bir yola çıktığımız ADA MIDI DRESS, rahat kol düşüşü ve oranlı yaka açıklığı sayesinde son derece dengeli, bileklere uzanan hafif kloş eteği ile oldukça gösterişli. rahat giyinmeyi sevenler onu işe giderken şık bir ayakkabıyla, hafta sonları ise sneaker ile kullanabilir. soğuk havalarda üzerinize bir hırka veya pardösü, altınıza kalın çorap ve çizme giyerek mevsimini uzatabilirsiniz.
erkekleri giydirmeye bu senenin başında başladık. bu fikir bizi her zaman çok heyecanlandırmıştı, ve tasarlamaya devam ettikçe heyecanımız daha da arttı. 7. yıl koleksiyonumuzun soğuk hava edisyonu için bu dünyayı yeni kumaşlar ve bir yeni model ile zenginleştirdik.
ihtiyaçlara yönelik düşünüp ve fakat ayrıksı bir biçimde ilerlemeyi tercih ettiğimiz bu yolda, günlük hayatın her alanında kendine kendi yöntemiyle yer bulabilecek bir çizgi, şıklığı ve konforu gözeten bir anlayış benimsedik. temel parçaları kendi çizgimizde yeniden yorumlayıp onlara çok yönlü ve size herhangi bir şey dayatmadan çabasız bir giyinme deneyimi yaşatacak bir karakter kazandırmayı arzuladık.
DIA SHIRT, klasik ve spor arasında, hem hiçbiri hem de arzu edildiğinde her ikisi olabilecek dengede bir gömlek. ismini hem bu değişkenliğinden hem de silüetinin anımsattığı formlardan alıyor. keskin hatları ve geniş kesimi ile klasik bir gömleği andırsa da sade çizgisi ve süssüz detayları ile çok yönlü kullanım sağlıyor. yüksek yakası ile şık, kalça hattında biten boyu ile spor bir görünüme sahip. büyük ön cepleri ile resmiyetini bir nebze kırdığımız bu üst parça, bir takım elbiseye ait olmadan ve referansını bir ceketten almadan şık kalabilmeyi başarıyor.
DIA SHIRT'ü spor bir ofis şıklığı yakalamak için klasik parçalarla hafta içlerinde ve şık bir buluşma görünümü elde etmek için spor parçalarla hafta sonlarında üzerinize geçirebilirsiniz.
kumaşlara gelince… bugüne kadar dünya çapında isim yapmış yerli üreticilerin çok kaliteli kumaşları ile çalışma şansımız oldu. bu, evrimimizde son derece kıymetli bir basamak ve diktiğimiz kıyafetlerin uzun ömürlü olmalarının sebeplerinden biri aynı zamanda. koleksiyonlarımızdan farklı dokularda ve tonlarda denimler, yünlüler ve ketenler geçti. 7. yıl koleksiyonumuzun soğuk hava edisyonu, geçtiğimiz zaman içinde dokunduğumuz ve dokunmayı arzuladığımız kumaş seçkisinin en rafine hali. gerek kalınlıkları gerek renkleri itibariyle, günlük hayatın her anına kolayca dahil olmanızı sağlayacak alternatifleri ile olması gerektiği kadar ve doyurucu bir palet.
kumaş seçkimizi oluştururken dört mevsim kullanımı önceliyor ve edisyonlar özelinde eklemeler yapıyoruz. bu çeşitlenme en çok soğuk hava edisyonlarında hissediliyor; zira devreye yünlüler giriyor. yünlü kumaş seçimlerimizi yaparken dikkat ettiğimiz ilk bileşen, içerik. geçtiğimiz seneden bizimle gelenlerin içeriğinin %70’ini yün, %30’unu üretim esnasında ortaya çıkan polyesterlerin geri dönüştürülmesi ile elde edilen elyaflar oluşturuyor. bu edisyonla dahil olanlar ise %100 merinos yününden dokunmuş italyan tasarımı ve tüy kadar hafif kumaşlar. hem kadın hem erkek modelleri için hayal ettiğimiz silüete ulaşmamızı sağlayan, modellerin duruşunu yükselten ve üzerinden seneler geçse de kalitelerinden taviz vermeyecek yünlüler İPEKİŞ imzası taşıyor. bu yeni iki yünü pantolonlara ayırdık; kadın (DEN PANTS, LUN PANTS) ve erkek (MOB PANTS, LUN PANTS) için iki imza pantolon kalıbımızı yorumladık. görünüşleri ve formları itibariyle günlük hayatınızda çok yönlü kullanıma açık olan, birlikte giyildiği diğer giysilerle ve kullanıldığı çeşitli aksesuarlarla sizinle pek çok hikaye biriktirecek kıyafetlere dönüştüler.
her zaman olduğu gibi koleksiyonumuzun merkezinde denim oturuyor. denim, hemen herkesin gardırobunda mutlaka yer bulan bir kumaş; ancak biz onun, ezberlenmiş kullanımına karşı, aslında özünde çok daha incelikli bir yerde durması gerektiğine inanıyoruz. işin içine farklı renk iple atılmış süs dikişleri, zımbalar, kimyasal ağartıcılar sokarak değil, kumaşı olduğu hali ile bir kanvas gibi kullanmayı tercih ediyoruz. iplik renklerimizi kumaşın içinde eriyecek tonlarda seçiyoruz, herhangi bir aksesuar kullanmıyoruz ve kumaşı fabrikada dokunduğu hali ile dikip birinci kullanıcı olarak size ulaştırıyoruz. denime hayat veren indigo, zamanla ve kullanımla tonlanan; içinden belki daha önce görmediğiniz derinlikte maviler çıkarmaya gebe olan bir boyar madde. size, kıyafetiniz üzerinde hikayeler yazmanıza olanak tanıyor. ceketlerin dirsekleri sizin dirseklerinizin, cepleri sizin ellerinizin izinde renk alıyor; pantolonların dizleri sizin dizlerinizin izinde hareleniyor. ve bu bir zaman istiyor; indigo, zamanla ve kullandıkça kendi renklerini buluyor. bu da, her denim kıyafeti biricik kılıyor.
pamuğun insani ve çevresel faktörler söz konusu olduğunda ne kadar sorunlu bir ham madde haline geldiğinden FRIDAY FACTS iletişimlerimizde defalarca bahsettik. bu sorunu gidermenin yolu, izlenebilirlikten geçiyor. siz üzerinizdeki elbisenin veya pantolonun kumaşının nerede, hangi koşullarda yetiştirilmiş pamuktan doğduğundan, o pamuğun nerede, hangi koşullarda dokunduğundan haberdar olabiliyorsanız anlayış olarak da kıymetli bir yerde duruyorsunuz demektir. şeffaf ve izlenebilir üretim politikalarıyla ÇALIK DENIM, bu konuda verdiği dürüst cevaplarla son derece güvenilir bir yerde duruyor.
üst giyim parçaları için ise lokal olarak dokunmuş pamuklulardan bir seçki yaptık; iki klasik olan siyah ve beyazın yanına naturel alt tonlu taş grisi ekledik. bu serideki kumaşlar oldukça yumuşak, ama aynı zamanda, son derece belirgin duruşa sahip. zıt hallerin ideal dengesindeler.
fotoğraf çekimlerimizi bu kez saygın mavinil’in profesyonelliğine emanet ettik. saygın’la burada tanıştık, iyi arkadaşlar olduk. ekiple arası iyi. artık ekipten biri. birlikte gülüp birlikte çalışıyoruz. saygın’ın varlığı çağrı’yı da motive etti. ortaya çıkan sonucu umarız siz de bizim kadar seversiniz.
çekimlerin bir kısmını korfmann kütüphanesi’nde gerçekleştirdik. burası çanakkale, merkez’in kalbinde yer alan, troia vakfı’na tahsis edilmiş bordo bir bina. kıymeti, içindeki eserlerin biricikliğinde yatıyor. m. osman korfmann kütüphanesi ismini, troya kazılarına 17 yıl başkanlık yapmış; troya kenti çevresini güvence altına almak adına meslektaşlarıyla birlikte gösterdiği çaba ile tarihi troya milli parkı’nın kurulmasını, ardından, 1998 yılında, unesco’nun dünya kültür mirası listesine troya’nın eklenmesini mümkün kılan; ölümü ile tüm kitap ve yazılı basım arşivini bağışlayan prof.dr.h.c manfred osman korfmann’dan alıyor. çekim vesilesi ile kütüphanede bulunmamızı sağlayan ise gül yurun mavinil.
gül, çanakkale tübingen troia vakfı’nın idari yönetimi ile ilgili koordinasyonu sağlamakla birlikte kütüphane sorumlusu olarak görev yapıyor. gül’e burada çalışmanın ona kendini nasıl hissettirdiğini, mekanla ilişkisinin nasıl olduğunu, burada olmayı kendisi ile nasıl ilişkilendirdiğini sorduk:
“çanakkale kentinin tek özel kütüphanesi olarak manfred osman korfmann kütüphanesi’nin kuruluş döneminde üniversitede arkeoloji bölümünde eğitim alan öğrencilerdendim. manfred osman korfmann’ın ismini ilk olarak lisede istanbul’dan çanakkale’ye olan bir gezi programı sırasında troya’yı ziyaret ettiğimizde duymuştum. o gezide troya ören yeri’nden o kadar etkilendim ki üniversite tercihimde hem çanakkale hem arkeoloji okumama sebep oldu. üniversiteye yerleştiğim tarihlerde manfred osman korfmann’ın vefatını duyduğumda çok üzülmüştüm, onunla tanışmak şansım varsa troya’yı ondan dinlemek çok istiyordum. anadolu arkeolojisine büyük katkıları olan, bugün türkiye’nin çeşitli üniversitelerine akademisyen yetiştiren hocamızın vefatından sonra arkeoloji okuyan ve okuyacak öğrencilere de vasiyetiyle tüm kütüphanesini bağışlaması inanılmazdı. bunun için çanakkale’de eski ermeni sübyan okulu olarak bilinen tarihi binanın restorasyonu tamamlanarak yeniden bir eğitim öğretim alanına dönüşmüştü. çünkü kütüphaneyi sadece araştırma yapmak için değil seminer sunumu gibi derslerimizde sunumlar yaptığımız, tartıştığımız, ders işlediğimiz dinamik bir mekân olarak kullanıyorduk. öğrenciliğimin geçmiş olduğu bu mekânda bugün çalışmak beni hem mutlu hem huzurlu hissettiriyor, evimde gibiyim. kitapların arasında daima kendini küçücük görüyorsun, ve daima öğrenmeye hazır bir öğrenci gibi. hepsinin sana anlatacağı bir hikayesi var ve öğreteceği çokça bilgi. öğrenmeyi, okumayı çocukluğumdan itibaren çok sevdiğim için kendimi bir hazine içinde gibi hissediyorum. burada çalışmak, sakinlik içinde sürekli bir hareket hali gibi. kütüphanenin bulunduğu kat sessizlik içinde huzurlu bir çalışma ortamıyken giriş katında bulunan salon, sergilerin, film gösterimlerinin yapıldığı birçok sanatsal faaliyete ev sahipliği yapıyor. bazı akşamlar kütüphane çalışma saatleri dışında kütüphane salonunda bir piyano resitali ya da müzik dinletisi başlıyor ya da bir söyleşi. sakinlik içinde hareketlilik döngüsüyle günlerim böyle geçiyor. arkeoloji, tarih, kültür ve sanatın içinde iki kat arasında, bazen kitaplarla, bazen insanlarla konuşurken her gün yeni şeyler öğreniyorum. ilk kez kütüphaneyi keşfedip kapıdan merakla giren ziyaretçilere manfred osman korfmann hocamızı, troia vakfı’nın, binanın ve kütüphanenin kuruluş hikayesini anlattığımda gözlerindeki şaşkınlık ve böyle bir mekanla tanışmış olmanın mutluluğunu gözlerinde görmek ise paha biçilemez bir deneyim benim için.”

m. osman korfmann kütüphanesi, 10 eylül 2022
bu mektup, edisyonu size tanıtmadan önce geçen on-on beş günlük süre içinde, bir yandan sürekli planları güncellerken, farklı zamanlarda alınan notlarla yazıldı. yaka iğnelerken, bambaşka bir konu hakkında konuşurken, bir video izlerken telefonun notlar uygulaması içinde açılmış bir sayfada peşi sıra biriken parçalar, arkada all is violent, all is bright çalarken bütüne dönüştü. böyle bir rutinimizin olması hoşumuza gidiyor; edisyon açılışları sizinle böyle uzun uzun dertleşmek için güzel bir bahane oluyor.
umarız siz de edisyonu seversiniz ve kıyafetlerle olan ilişkilerimiz hakkında konuşmaya daha çok fırsat buluruz. aklınıza takılan her ve herhangi bir konuda bize yazabilirsiniz.
görüşmek dileğiyle,
sevgiler.
zeynep & çağrı